Peniste ilk kez mikroplastik bulundu: Sertleşme bozukluğundaki rolü araştırılıyor
Peniste ilk defa mikroplastiklere rastlanması, bu kirleticilerin sertleşme bozukluğundaki rolünün sorgulanmasına sebep oldu. Erkek doğurganlığında düşüşe ilişkin bulguların olduğu bir dönemde, testis ve menide de mikroplastikler bulundu.
The Guardian’ın aktardığına göre, uzmanlar, son on yıllar içinde erkek doğurganlığının (fertilite) düştüğüne dikkat çekerek mikroplastiklerin üreme üzerindeki olası etkisi ve zararı hakkında daha fazla araştırma yapılmasının çok önemli olduğuna işaret etti. Ranjith Ramasamy liderliğindeki araştırmacılar, ereksiyon sırasındaki yüksek kan akışı sebebiyle penisin mikroplastiklerle kontamine olmaya özellikle açık olabileceğini söyledi.
EN ÇOK PET VE POLİPROPİLEN TESPİT EDİLDİ
İnsanlar, mikroplastikleri yeme-içme ve nefes alma yoluyla bedenine alıyor; bu küçük plastik parçaları daha sonra kanda tespit ediliyor. Söz konusu araştırma kapsamında da sertleşme bozukluğu ile bağlantılı olarak ameliyat olan beş erkekten alınan doku örnekleri incelendi. Dört erkekte mikroplastiklere rastlanırken, en sık tespit edilen mikroplastikler PET ve polipropilen oldu. Bu iki mikroplastik de yiyecek ve içeceklerin paketlerinde ve gündelik hayatta kullanılan diğer gereçlerde bulunuyor.
ABD’nin Miami Üniversitesi’nde olduğu sırada yeni araştırmaya liderlik eden Dr. Ramasamy, “Penis, damarlı ve süngerimsi bir organ; yani, kesinlikle zarara açık. Ereksiyon sırasında tüm vücuttaki kanın beşte biri penise pompalanıyor. Sertleşme bozukluğuna birden fazla etmenin sebep olduğunu biliyoruz. Ereksiyonun olması için iyi hormonlara, sinir hücrelerine, kan akışına ve iyi, yumuşak kas dokusuna ihtiyacınız var” dedi.
‘ACİLEN DAHA FAZLA ARAŞTIRMA YAPILMALI’
Penisteki yumuşak kas dokusunda mikroplastiklere rastlandığını anlatan araştırmacı, “Tek bildiğimiz, orada olmamaları gerektiği; bunun yumuşak kas fonksiyon bozukluğuna sebep olabileceğinden şüpheleniyoruz” bilgisini verdi.
Ramasamy, mikroplastiklerin sertleşme sorunu ve erkek doğurganlığındaki olası rolünü tespit etmek için acilen daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi. Söz konusu araştırma, ‘IJIR: Your Sexual Medicine Journal’ dergisinde yayınlandı.
(DIŞ HABERLER SERVİSİ)